26 Aralık 2015 Cumartesi

ÖMÜR DEDİĞİN... (2015-2016)

ÖMÜR DEDİĞİN... (2015-2016)

        Ömür dediğimiz şey, güzel-çirkin, iyi-kötü, mutlu-mutsuz, siyah-beyaz, yaz-kış, uzun-kısa... geçer gider. Ne kadar iyi hatırlayabileceğimiz anı bırakırsak, o kadar gülümsetir bizi hayat. Dönüp geriye bakarız her geçen zaman. Hatıralar kah gülümsetir, kah ağlatır. İşte madem geçiyor zaman, madem iki dudak arasındaki nefese bakıyor ömür, madem zamanımız sonsuz değil; o zaman geçirebileceğimiz en etkili vakitler için uğraşmak gerekmez mi? Hayallerimiz için koşmak gerekmez mi? Ailemizle, arkadaşlarımızla, kendimizle (!) vakit geçirmesini bilmemiz gerekmez mi?
Herkes aile kurar, çocuk sahibi olur, zaman geçer gider ve çocuklar büyür elbet. Ama önemli olan; onların sağlıklı bir psikolojide büyüyüp, sağlam karakter sahibi bireyler olması için ne kadar uğraşıldığı. Çocukluğunu yaşamasına ne kadar fırsat verildiği. Teknolojiye bağlanıp hayatta neler olup bitiyor bilmeden, sokak oyunlarından haberi olmadan, gelişiminde o çok önemi olan oyun ve oyuncaklara elini sürmeden büyüyüp gidiyor neslimiz. Bunun yanlış olduğunu kabul edip düzeltmek için ne kadar uğraşıldığı. İşte önemli olan bu.
Tabi sadece büyüyen çocuk açısından bakmamak gerekir zamana. Kendinize bir dönüp bakın! Yeni bir yıla girerken, neler bekliyoruz hayattan? O beklentilerimize ulaşmak için ne yapıyoruz, gerçekten hak ediyor muyuz peki onları?
Yeni yıla yeni hayallerle başlayın ve o hayalleri gerçekleştirmeyi kendinize hedef olarak belirleyin. Mesela "aileme yeteri kadar vakit ayıracağım, işten gelince yorgunluğumu bahane edip de çocuğumun oyun isteğini reddetmeyeceğim, iş veya sokakta gerçekleşen can sıkıcı olayları kapı dışında bırakıp aklımdan atarak eve gireceğim, GÜLÜMSEYECEĞİM, karşı tarafın da haklı olma ihtimalini unutmayacağım, SENİ SEVİYORUM diyeceğim, düşünüp konuşacağım, hatalıysam özür dilemesini bileceğim, eşime iltifat edeceğim, süprizlere açık olacağım, başarmak için uğraşacağım, KİTAP okuyacağım, öğrenmeye açık olacağım..."
Aile... Gerçek bir aile, gerçek bir huzur... Aynı evin içindeki ev arkadaşları demiyorum. Onlar farklılıkların aynı mekanda toplanmış halidir. Aile ise bambaşka ve bir bütünlüktür. Buna sahipseniz eğer kıymetini bilin, kendi iletişim dilinizi kullanın, başkaların kuralları veya dediklerini aile içine 'olması gereken kural gibi sokmaya çalışmayın ve en önemlisi ERTELEMEYİN. Güzel sözü, özrünüzü, gülümsemeyi, eğitimi, öğrenmeyi, kısacası HAYATI ERTELEMEYİN.
An geçiyor, tekrarı mümkün değil. boşa geçmesin. Dünyada sadece bir tane olan şeyler ne kadar kıymetlidir herkes bilir ve ona titizlikle yaklaşır. Kusursuz taşlar gibi, nesli tükenen hayvanlar gibi. çok geçmiş zamanların en gözdesi olan ve şimdinin antikası arabalar gibi... İnsan bunlara gösterdiği hassasiyetin bir benzerini de an'ına göstermeli, kıymetini bilerek tadını çıkarak ve bir telafisinin olmayacağını bilerek yaşamalı anını. Çünkü geçiyor zaman, bitiyor yıllar, yollar.
Her yazın bir kışı, her başlangıcın bir sonu vardır. Ama her son başka bir başlangıca gebedir aynı zamanda. Yeni başlangıçlar için yeni hayaller, yeni hedefler belirlemeli ve öyle adım atmalı.
Yeni yıl bunun için kutlanır. Yenilikler için başlangıçtır ve mutlu yıllar olsun hepinize. İşte bunun için Yeni yılınız kutlu olsun...
Aile Danışmanı
Hümeyra Yıldız

17 Aralık 2015 Perşembe

EVLİLİĞİ TAZE TUTMAK



 
      Evliliğimiz çok kıymetlidir. Herkes bilir, anneler ya oğluna ya kızına eş arar bu uğurda. Bu kadar kıymetli bir şey olmasa niye dert etsinler ki kendilerine evlatlarının aile kurmasını. İmza atıp evliliğe adım atmak çok kolay ama elbette ki sürdürmek -kaliteli devamlılık- zorlayıcı olabiliyor. Ancak evliliklerin zor bir görev olmasındansa, hem eğlenceli hem yaşamaya değer bir hal alması da tamamen çiftlerin elinde ve bunun için iki tarafın da yapması gereken sorumluluklar var.
En çok karşılaşılan durum ise bireyin kendi yapması gereken sorumlulukları unutup sürekli karşı tarafın sorumluluklarını yapıp yapmadığını takip etmesidir. Aslında çok açık bir gerçek var ki, insanlar hep başkalarının kusurlarını görür ve onların yanlışlarına takılıpkalır. Birey, kendi eksikleriyle meşgul olursa başkalarının kusurlarını görmeye vakit de bulamaz aslında. Bu yüzden önce kendimizi düzeltmeye çalışmalıyız, sonrası sırayla gelir zaten.
İki tarafında yapması gereken sorumlulukların olduğundan bahsettik, şimdi de onların ne olduğunu açıklayalım.

Evliliği taze tutmak için çiftlerin yapması gerekenler:
Eşiniz için bakımlı ve güler yüzlü olmayı gerçekten evlilikte yüzleri gülümsetecek bir sebep olarak görebiliriz.
Gün içerisinde sevgi sözcükleri gayet etkili olacaktır.
Özellikle ailelerin yanında ve toplum içerisinde eşinizi övmek, gururlandırmak, kusurunu örtmek onu çok memnun edecektir ve ayna etkisi yapacaktır.
Kesinlikle ve kesinlikle evliliğe başkaları karıştırılmamalı, problem evin içinde çözülmeli. Evin sırları evde kalmalı, kimselerle özel hayat, evin mahremiyeti konuşulmamalı.
Küçük süprizler evliliği taze tutar.
Tartışma anında sakin kalmaya çalışmak; Eğer olmazsa kısa bir süre ayrı yerde sakinleşip, gelip sakin kafayla konuyu sonuçlandırmak gerekir.
"Elalem ne der?!" derdiyle hayatı zindan etmek gereksiz bir alışkanlık. Lütfen başkalarını memnun etmek için yaşamayınız!
Cinsel hayatınızı canlı ve heyecanlı tutmaya özen gösteriniz.
Ev işlerinde, çocuk bakımında, pazar ve market alışverişlerinde çiftlerin yapması gerekenler bölüşüldükten sonra hiç bir iş yük olarak görülmez.
Bu saydıklarımız çok genel başlıklar aslında. Her evlilik, her çift, her birey ayrı hayatları canlandırır. Her evlilik için bambaşka olan püf noktalar vardır. Bunları yaşadıkça çiftler birbirini çözüp hayata geçirmeli ve bunun için de aralarında sağlam bir iletişim olmalı. Problemleri, güzellikleri, sevinmeyi, üzülmeyi, mutluluğu, hüznü birbirleriyle konuşabilen ve paylaşan çiftler evliliklerini uzun süre taze tutmayı başarabilir. İstekli olmak lazım, boşanmak için evlenmemek lazım. "Anlaşamazsak boşanırız olur biter!" anlayışıyla başlayan evlilik zaten bir temel atamamış, bitmeye mahkum bir başlangıç yapmıştır.
Evlenmeden önce gerçek istekler ve beklentiler ortaya konulmalı. Gizlilikler üzerine birleşen hayatlar, evlendikten sonra sarsıntı geçirir ve o evlilik yıkıma kadar gider.
Unutulmamalıdır ki; aile toplumu oluşturur ve bireyin yapacağı yanlış, domino etkisiyle topluma da yansıyacaktır. Evlilik yaşanabilir ve zevkle sürdürülebilir bir olgu olabilecekken onu zindan hayatına çevirmemeli. Bunun için yapılması gereken neyse onları dikkate alarak yaşamalı ve mutlu bir aile, mutlu bir toplum oluşturmalıyız.

                                                                         Aile Danışmanı
                                                                         Hümeyra Yıldız