23 Ekim 2017 Pazartesi

EVLİLİK ÖNCESİ

 İlgili resim         Hayatının tamamını etkileyecek müthiş bir değişiklikten bahsediyoruz. Öyle "bir iki güne geçer" diyebileceğimiz cinsten de değil... Bir kararla verilen dönüm noktası... Evlilik!
          Karar hangi şartlar altında, nasıl verilirse verilsin, o imza atılıp cüzdanı elinize verildiğinde "öncesi ve sonrası" diye adlandıracağınız bir serüven başlıyor hayatınızda. İyi mi, kötü mü devam eder, işte burası tamamen size kalan kısmı. Kimse yeni hayatına, hele ki bin heyecanla girdiği dünyasına kötü anılarla devam etmek istemez. Bunun için "ne yapmalı, nasıl adım atmalı, her şey şimdiki gibi toz pembe devam etmeyecek mi, bana düşen görev ne...?!" gibi korkuyu, endişeyi, mutluluğu, şaşkınlığı, karışan tüm duyguları yaşadığınız bir anda bulursunuz kendinizi. Yaşadığınız karışık duygular yetmezmiş gibi bir de "elalem" faktörü devreye girer. Evlilikle ilgili tüm bilgilerini size dökmeyi bir borç bilirler kendilerine. Anlattıklarıyla da, daha ilk gecenin karanlık hayaliyle boğuşmaya başlarsınız evlenmeden önce. Hemen çocuk yapmalar mı dersiniz, evlilikte bir problem olursa çocuğun olduğunda geçer!! diyenler mi... Millet olarak çok konuşmayı severiz, ya da 'yardım etmeye çalışmak da olabilir!'. Yolda adres sorulduğunda bile bilmese de cevap vermeye çalışanların sayısı hiç azımsanmayacak kadar fazla. Yolu evlilikten geçen herkesin, yeni evlenecek birine anlatacağı bir hikayesi vardır. Ancak önemli bir bilgi var ki; her evlilik bambaşka hayatlarla kurulan bambaşka bir dünyadır. Bu yüzden iki farklı aile, aynı olayları yaşamış olsa bile, farklı şekillerde yorumlayıp devam ederler hayatlarına. Buradan da çıkarılacağı gibi her söylenene veya her konuşana kulak asmamak gerekir. Önemli olan kişinin kendisinin evlilikten ne istediğini, ne beklediğini bilmesi ve partnerine de doğru bir şekilde açıklayabilmesidir... Tabi bu karşılıklı bir şekilde olmalıdır. "5-10 yıldır birlikteyiz, artık her halimizi gördük, çok iyi tanıyoruz." gibi cümlelerle ne kadar sık karşılaştıysam, "evlenmeden öncesi ile sonrası bambaşka oluyormuş!" tarzındaki cümlelerle de o kadar, belki daha fazla karşılaşmışımdır. Evlilik sorumluluk gerektirir, paylaşmayı, saygıyı, sevgiyi, fedakarlığı, empatiyi gerektirir... Daha sayılacak çok şey vardır evlilikle ilgili ama önce eşlerin birbirlerinin farklı kişilikte olduklarını kabul etmeleriyle başlar her şey. Evlenince aynı oluruz, değişir, yapmaz... gibi kendinize benzetmeye çalışacağınız bir eş bekliyorsanız o evlilikte huzuru çok da aramayın derim. İki farklı dünyanın bir eve girmesinden bahsediyorsak ve bu insanların 20-30 yıldır yaşamaya alıştığı bir hayatları varsa, tek bir imzayla o hayatları tamamen silecek olmalarının beklentisi ne kadar mantıklı olur bir düşünün derim.
        evlilik öncesi eğitim ile ilgili görsel sonucu  "Peki ya korkularımız?" Evlenmeden önceki endişeler için en büyük tavsiyem evlilik öncesi danışmanlık hizmeti veya evlilik öncesi eğitimi almanızdır. Çiftler evlenince nelerle karşılaşacakları ve karşılaştıkları durumlar karşısında nasıl davranması gerekeceğini öğrenecekleri, olay veya durumlara hazırlıklı olacakları için de daha rahat üstesinden gelecekleri, evlilikteki sorumluluk, iş bölümü, cinsellik, para yönetimi, aileler, çocuk gibi konularda nasıl bir tutum sergileyecekleri hakkında detaylı ve bundan sonraki hayatları için gayet faydalı bilgilerle ayrılacaktır. Evlilik öncesi eğitim, aslında küçük gibi görünen şeylerin ilerde belki de hayatınızın sorun olarak tam merkezinde yer alacak olabilme ihtimalini fark etmenizi sağlayacaktır.
          Evlendikten sonra bir sorunu çözmek için danışmanlığa gelenler, "keşke daha önce gelseydim!" veya "bu sorunu nasıl çözeceğimizi bilemedik ve üstünü örte örte bu kadar büyüdü!" şeklinde düşünüyorlar ve gerçekten de evlilik öncesi eğitimdeki bilgilerle yola çıkanlar, eğitim almayanlara göre daha birlik olarak adım atmayı başarıyorlar... Ve Huzur!... Varın siz düşünün!

Aile Danışmanı
Hümeyra Yıldız

6 Ekim 2017 Cuma

SÖZDE "ÇOCUKSEVER"

Bir Çocuğu ısıracaksan Sevme, Seveceksen ısırma, yani çocuğu ısırarak Sevme...
Isırmayı Sevmek olarak algılayan bir çocuğun, başka birini veya bir çocuğu gidip ısırmasını yani kendince onu sevmesini Engelleyemezsin.
Isırdığı zaman da onu ayıplamaya ve "neden ısırdın" gibi sorularla, çocuğun kendini daha da kötü hissetmesine sebep olmaya hakkın yok.

Bir Çocuğu cinsel organıyla sevme. Sonra sokakta veya ulu orta kendinin veya başkasının cinsel organını elliyor yada ilgi gösteriyor diye o çocuğu ayıplamaya hakkın yok...

Bir çocuğu dudağından öperek veya zorla öperek sevmen, onu çok sevdiğinin göstergesi değildir. Sonra dışarda başkaları (pedofili) zorlayıp çocuğun dudağından öptüğünde "neden itiraz etmedin" diyerek (zaten travma yaşamış olan)çocuğa kendini eksik ve daha da kötü hissettirmeye hakkın yok...

Anne-babanın çocuğunu büyütürken yaşadığı korkulara bir de sen eklenme. İstersen milyon tane çocuk  yetiştirmiş ol, ama başkalarının  çocuklarını yetiştirme tarzlarina saygılı olmamaya ve çocuklarına karışmaya hakkın yok.

Başkalarına vuruyor diye, yalan söylüyor diye, başkalarının cinsel organlarını merak ediyor diye... vs çocuğuna kızmaya hakkın yok. Dönüp düşünmek gerekir ki, bir sorunu çocuğuma veya başkasına  vurarak mı çözmeye çalıştım, cinsellikle ilgili merak ettiklerini bana sormasına (ayıplamadan, küçümsemeden, önemseyerek) fırsat veya güven verdim mi, önünde yalan söyledim mi yada ona yalan söylettim mi...

Son söz; Çocuk yetiştirmek doğuştan gelen bir yetenek olmadığı gibi aynı zamanda bir deney de değildir ...


Aile Danışmanı
Hümeyra Yıldız