8 Mayıs 2016 Pazar

KAFALAR... (Hep Siz mi Eleştireceksiniz?)

         "Ne düşündüğünü biliyorum!" diye his vardır 'kafalar'ın içinde. "Böyle söyledi ama asıl demek istediği başka şeydi, ben anlarım, insan sarrafıyım ben(!)..." Bazen dildeki prize beynin fişinin takılı olmadığını fark etmeden, olur olmadık konuşmalar yapar, kendi kusurunu görmeden başkalarını eleştiri bombardımanına tutmaktan da geri kalmaz o 'kafalar'.

          Yıkıcı eleştiri, toplum içinde de kimseyi memnun etmediği gibi özellikle evlilikte çok büyük kırıklar bırakır geride. Eşinin sevmediği bir huyu, davranışı, giydiği kıyafeti, yaptığı yemeği... Çocuğunun ders çalışmaması, dağınık olması, yemek seçmesi, içine kapanık olması... Arkadaşlarının ona uyum sağlamaması, anlayışsız olmaları, 'kılıbık' olmaları... vs. Eleştirecek çok şey bulur o 'kafalar'. Peki mutlu olurlar mı?... Hep doğruyu bildiğini sanma düşüncesi ne kadar mutlu eder bir düşünün bakalım. Eğer öyleyse, her insanın fikrinin farklı olma durumunu düşünürsek ve her farklı fikri eleştirip doğrusunun kendi fikri olduğunu söylemeye çalışan o 'kafalar', asıl yanlışın, yaptığı bu davranış olduğunu anladığı gün gelmese bile, bir gün muhakkak bir yerde patlak verecektir ve artık bunun bir çözüm olmadığını kabul etme zorunluluğu hissedecektir. Ama bu şekilde bir sonlanma olursa eğer o 'kafalar'da yenilgi, mağlubiyet hissi doğabilir. Peki ne yapmalı? Eleştiri huyundan nasıl vazgeçmeli.

          Madem o 'kafalar'ın hayatta değişmesini istediği çok şey var, o zaman öncelik kendi kafasında değişiklik yapmalılar. Evlilikte 'Seni Seviyorum' sözünden sonra güzel bir söz varsa eğer, o da 'Haklısın' diyebilmektir. Yıkıcı eleştiri evlilikten çok şey götürürken, karşı tarafın da haklılık payının olduğunu unutmadan yaşamak ve bunu dile getirmek evliliğe çok şey katar, yani yapıcıdır. Uzun ve mutlu bir evlilik için de gerekli olan şey yapıcı olmaktır. Bu sadece evlilik içinde değil, toplumda da geçerli bir kaidedir. Sürekli insanların açığını bulan, beğenmeyip eleştiren 'kafalar' mı, yoksa her düşünceye değer verip dinleyen 'kafalar' mı daha sevilir, buyurun siz düşünün.

          Dönelim 'kafa okuma' meselesine... Gerçekten doğru mu tahmin ediyorlar, insanların yaptığı ile asıl vermek istediği mesaj farklı mı oluyor o 'kafalar'a göre.. Hadi diyelim ki, her tahmini aslında doğru, peki bundan kazancı ne? Koca bir YÜK! Asıl kusur, görenin gözündedir. İnsan kendisinin en küçük bir kusurunu oturup düşünse, başkalarında kusur arayacak vakti kalmaz, her şeyi olduğu gibi kabul etmeye başlar, yükü hafifler, mutsuzluğu azalır.

          Evet hep eleştiren mutsuz 'kafalar'. Bir de sizi eleştiren biri olsun istedim. ama niyetim yıkmak değil, yapmak. Yeni yol çizin kendinize, hayat kısa, değerini bilin her şeyin. Mutsuzluk aramayın, Mutsuzluk için uğraşmayın, yaptıklarınızla mutsuz olduğunuzu fark ediyorsanız 'haklısın' kelimesiyle hayata dönüş yapın.


                                                                                         Aile Danışmanı
                                                                                         Hümeyra Yıldız

          Güzel mesaj veren bir yazıyla karşılaştım ve paylaşmak istedim. iyi okumalar dilerim...


KALİTELİ VE MUTLU BİR YAŞAM İÇİN

AZALTIN
Yediğiniz yemeği, yemeğin tuzunu, çayın şekerini, kullandığınız eşyaları, harcadığınız parayı, boşa geçen zamanı, gözyaşlarınızı, kafaya taktıklarınızı, kıyafetlerinizi, kuruntularınızı, bilgisayarda - telefonda geçirdiğiniz zamanı, insanlardan beklentilerinizi, televizyon izlemeyi...
BIRAKIN
Şikayet etmeyi, çekingenliği, rezil olma korkusunu, mazeret üretmeyi, başkaları için yaşamayı, yapamam düşüncesini, olumsuz düşünceleri - kelimeleri, surat asmayı, önyargıyı, herkei eleştirmeyi, herkesi düzeltmeye çalışmayı...
ÇOĞALTIN
Gülümsemeyi, sevmeyi, şükretmeyi, toprağa dokunuşunu, renkli giyinmeyi, iyi hissettiren müzikleri, içtiğiniz suyun miktarını, çocuklarla geçirdiğiniz zamanı, selam vermeyi, teşekkür etmeyi, özür dilemeyi, mazur görmeyi, alttan almayı, sevginizi hakedene vermeyi, istikrarınızı, hayal kurmayı, güzel söz söylemeyi, kitap okumayı...

*alıntıdır.

NOT: KİŞİ KENDİNDEN BİLİR İŞİ.!!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder