27 Eylül 2017 Çarşamba

BİR İLETİŞİMSİZLİK MASALI

iletişimsizlik ile ilgili görsel sonucuBir varmış bir yokmuş...
Herhangi bir şekilde yolları kesişen iki insan, verdikleri karar doğrultusunda evlenirler. Aynı evin içine, birbirlerini çok iyi tanıyor olmanın rahatlığıyla girerler. Ancak ikisi de zamanla, eşinin verdiği kararlara ve tepkilere çok şaşırdıklarını ve bu şekilde bir durumla karşılaşacaklarını hiç tahmin etmediklerini fark eder... "Meğer hiç tanımamışım"lar, "yanlış karar evliliği" düşünceleri ve artıp devamı da gelen tartışmalara eklenen "boşanma" fikirleri oluşmaya başlar.
Eski insanların dedikleri bazen gerçekten önemsenerek kulağa küpe yapılmalı diye düşünenlerdenim. "Bir insanı, ya aynı eve girdiğinde ya da borç para verdiğinde tam olarak tanırsın." !!!
Belki evliliklerinin ilk yılının afallaması, belki de borç-harç-dünya telaşının stresi hayatlarını zorlaştırır. Sorunu çözemediklerini ve en iyisi üstünü örtüp yeni bir aile olarak devam etmeleri gerektiğini, yada "çocuk olursa sorun çözülür" diyenleri düşünerek, aile hayatlarına yeni bir üye eklemeye karar verirler. Daha tam olarak birbirlerine eş olamamışken, birden anne-baba olurlar.
Çocuktan önce olan tartışma konuları; kaynana, para idaresi, kıskançlık, kültür farklılığı vs... iken onlara bir de çocuk yetiştirme gibi önemli bir konu daha eklenir ve sandıkları gibi çocuk, evlilikteki sorunlarının üstünü örten değil, yeni bir sorumluluk gerektiren bir konu haline gelir.
Eş olmayı oturtamadıktan sonra anne-baba olmayı oturtmak çok zordur. Bunu fark eden çiftimiz de problemleri üzerinde yeni kararlar alır, uygulamakta zorlanır ve birbirlerine buldukları hatalardan dolayı yeniden tartışırlar. Bu böyle de uzun bir şekilde kendini tekrarlayarak devam eder. Her seferinde yeniden başlama kararları ve hüsrana uğramalar artık çiftimizi çok yorar.
          Her evlilik aynı değildir. Konular, tartışmalar, telaşlar farklı olabilir. Eşler arasında asıl sorun, tartışılan bir konu olması değil, o konuyu çözüme ulaştıramamaktır. Bu hikaye, sorunlarını çözüme ulaştıramayanlara sadece bir örnek oldu. Tartışmaları sonlandırmaya çalışmak için başarısız girişimler, tartışmayı bitirmediği gibi artırabilir de.
Öncelikle çiftlerin bilmesi gereken şey, tartışıyor olmak büyük bir problem değildir. Her evlilikte tartışmalar olur, hatta tartışmanın bile olmadığı evlilik asıl tehlikeli hale gelmiş demektir, çünkü önemsenilmeme devreye girer. Tartışma; yapıcı ve yıkıcı olarak ikiye ayrılır. Yapıcı tartışmada eşler sorun olarak gördükleri konuyu birlikte karşılarına alır ve "nasıl çözebiliriz?" üzerine tartışırlar. Bu sağlıklı evliliklerde olan yapıcı bir tartışma türüdür. Yıkıcı tartışmada ise eşler sorun olarak gördükleri konuyu aralarına alırlar ve çözüm odaklı değil, problem odaklı tartışırlar. Birbirlerini anlamalarına engel olacak bir sürece girerler. Dolayısıyla "eşim ne düşünüyor? ve niye böyle düşünüyor?" diye karşı tarafın düşüncesini önemseyerek yaklaşmaktansa, yani gerçekten dinlemektense, cümlesini bitirmesini bekleyip (ya da beklemeden) vereceği cevabı ve kendi düşüncesini (haklılık payını) söylemeye odaklanır.
          Karı-koca ilişkisinden bir de farklı olarak, anne-baba ilişkisine kısaca değinmek isterim. Çünkü çocuk, annenin de babanın da çok önemsediği, belki de sırf bu önemsemelerden dolayı yeniden anlaşamamalara sebep olan hassas bir konudur. Annenin ve babanın çocuk üzerindeki farklı düşünceleri ve çocuğa karşı olan farklı yaklaşımları bir süre sonra ailede ve çocukta önünü alamadıkları durumlara sebep olabilir. İnatçılık, bitmeyen ağlamalar, dediğini yaptırmak için rüşvetler, tehditler, vurmalar, sınırsız istekler, sorumsuzluklar vs... uzar gider. İlk başta çocuğuna onu uyararak yaklaşan ebeveyn, daha sonra sabredemeyerek, bağırmalarla veya vurmalarla devam eder. Bu şekilde sürekli devam eden yeni bir "kendini tekrarlama" girmiştir hayatlarına. Bu kendini tekrarlamaya "Aile Dansı" denir. Öncelikle anne-babanın aile hayatlarında böyle bir dans var mı yok mu bunu fark etmesi gerekir ve bu dans pistinden inmeye kesin kararlı olmaları, işlerini daha da kolaylaştıracaktır. Burada da eşlerin birbirleriyle olan sağlam iletişimi devreye giriyor. Anne ve babanın çocuk üzerinde aynı kararda olacakları ve ne olursa olsun bu karardan dönmeyecekleri, istikrarlı bir süreç gerektiriyor. Ne yapacağını bilememe, yaptıklarında başarılı olamama ya da destek gerektiği durumlarda da bir aile danışmanlık hizmeti almalarında fayda olacaktır. Böylelikle aile içinde oluşan bu yeni bakış açısı, tüm üyeler ve aile bütünlüğü için sağlıklı iletişim ve güzel bir hayat yolculuğu sağlayacaktır. Mutlu bir aile olmak için ise, buna değer...


[zihni.org sitesi için yazdığım bir makaledir.]


                                  Aile Danışmanı
                                  Hümeyra Yıldız

7 Eylül 2017 Perşembe

EYVAH TARTIŞIYORUZ !

  TARTIŞMA ile ilgili görsel sonucu        Evliliklerde kadın da erkek de ilişkileri için ortak sorumluluğa sahiptir. Bir ilişkinin tüm sorumluluğu tek bir tarafa yüklenmemelidir. Ancak ne yazık ki, evliliklerde tartışmaya sebep olanlar arasında en çok dikkat çeken konu olarak, eşlerden birinin yapması gereken sorumluluklarını yerine getirmeyerek diğerinin üzerine yüklemesi geliyor. Oysa ki evlilik, her iki tarafın da yaşadıkları hayatın tüm yükünü paylaşması, karşılıklı sorumluluk alması, anlayış, hoşgörü ve fedakarlık demektir.
          Kadınlar ve erkekler üzerinde, olur olmadık söylenmiş sözler vardır ve kulak asıldıkça o sözler evliliğe de olumsuz etki eder. Eşler dışarıdan duydukları her sözü hayatına geçirmemeli, erkeğin kadından ve kadının da erkekten farklı olduğunu kabul ederek, başka evliliklerle karşılaştırmaya girmeden evliliklerini kendilerine has bir şekilde sürdürmeye çalışmalıdır. Evlilik hiç tartışmadan yaşanması gerekir diye bir şey olamaz. Her evlilik içinde tartışılacak konu barındırır. Ancak eşlerin tartışma anında ne yaptıkları ve ya ne yapmadıkları sonu belirler. Tartışma anında kişinin kendini kontrol etme gücü zayıflar. Bu yüzden tartışmaya ara vermek ve sakinleştikten sonra karşı tarafın da haklılık payının olduğunu unutmadan problemi çözmeye odaklanmak gerekir. Yani, yapıcı kavga değil, yıkıcı kavga evliliğe zarar verir.
          Kadınlar birden fazla işi aynı anda yapabilecek şekilde yaratılmışlardır. Erkekler ise yaradılışları gereği, sadece yaptıkları işe odaklandıkları için o esnada eşinin söylediği şeyleri anlamayabilirler. Kadın bunu şahsi algılamamalı ve bir problem gibi düşünmemelidir. Kadınların önemsediği bir konuyu erkek hatırlamayabilir. Bu yüzden eşler, yaradılış gereği farklı olduklarını kabul ederlerse bir çok konu çözülmüş olacaktır.
           Her evliliğin kendine ait bir dili olduğu gibi, evlilik içindeki tartışmaların da her evlilikte çözüm yolu farklıdır. Kimisi sarılarak sakinleşirken, kimisi uzaklaşmayı seçer, gözlerinin içine bakmak veya tatlı bir şeyler yemek gibi... Eşler, tartışma esnasında partnerinin sakinleşmesi için neyin gerekli olduğunu bilmeli, yani daha önceden birbirleriyle paylaştıkları bu bilgi, tartışma anında sakinleşmelerine vesile olacaktır.
          Evlilikte tüm sorumluluklar paylaşılmış olmasına rağmen öyle bir konu geliyor ki, kimin yapacağı konusu bile tartışmaya sebep olabiliyor. Bu gibi durumlarda krizi oyuna çevirerek yazı tura veya benzer bir oyunla tatlı sona ulaşılabilir. Önemli olan tartışmaya, hataya veya olumsuzluğa değil, çözüme, mutluluğa ve sevgiye odaklanmaktır. Haklı olmak ve bunu ispatlamak anlık mutluluk getirir.
          Eşler tartışma anında "şunu da söyleyeyim, bunu da demem gerekli..." gibi tartışmayı bitirmeyen hatta uzatan cümlelerin oluşmaya başladığını fark ettiği zaman, yani aralarındaki tansiyon yükselmeye başladığı zaman, bu döngüyü bitirmeye çalışmaktan vazgeçmeli ve daha önceden belirledikleri bir şifre ile veya dil sürçme şakaları ya da kendilerinin buldukları her hangi bir şekilde tartışmayı yumuşatan ve ara verdiren yollar uygulamalıdır. Örneğin: 'Çocuklar Duymasın' dizisindeki çiftin tartışmada "mutfak" şifresini kullanması gibi... Ayrıca tartışma anındaki ses kontrolü, partnerinin de kendisini toparlamasını sağlar. Tartışılan konuyu unutup başka konuları da eklemek problemi büyütebilir. Sadece o tartışmanın konusuna odaklanmak gerekir.
           Evlilik, bir kuş gibidir ve kanatlarının ikisinin de çırpınması gerekir. Ve sonuç muhteşem bir gökyüzü seyridir... Gökyüzünde uçarcasına bir evliliğin hayata geçebilmesi için de eşlerin ufak konuları, tüm günün modunu düşüren büyük sorunlara çevirmemesi gerekir. Eşler, bir kaç saniyede ağızdan sinirle çıkan sözlerin tüm günü mahvetmesine izin vermemeli ve günü güzelleştirecek bir mesaj veya küçük sürprizlerle mutluluğun elini bırakmamalıdır.
          Eşler genelde tartışmayı sonlandırmaya çalışırken bir türlü başarılı olamadıklarını ve tartışmanın ya uzadığını ya da sonuçlanmadan susarak kapatıldığını söylerler. Burada eşlerin, tartışmaya baktıkları açıyı değiştirmeleri gerekir. Eşler tartışmayı aralarına alarak değil, evliliklerindeki bir sorunu çözmek için karşılarına alıp, birbirleriyle konuyu konuşarak çözmelidir.
          Birbirleriyle empati kuran, ben dilini kullanmayı başaran ve fikirlerini önemseyerek haklılık payının olduğunu unutmayan eşler, daha mutlu ve uzun bir evlilik hayatı yaşarlar.
          Her şeyi karşı taraftan beklemeden gerçekleştirilen sorumluluklar ise yapılması zannedildiği kadar zor değildir...

(www.zihni.org sitesi için yazdığım bir makaledir.)

                                                                                                 Aile Danışmanı
                                                                                                Hümeyra Yıldız