Herhangi bir şekilde yolları kesişen iki insan, verdikleri karar doğrultusunda evlenirler. Aynı evin içine, birbirlerini çok iyi tanıyor olmanın rahatlığıyla girerler. Ancak ikisi de zamanla, eşinin verdiği kararlara ve tepkilere çok şaşırdıklarını ve bu şekilde bir durumla karşılaşacaklarını hiç tahmin etmediklerini fark eder... "Meğer hiç tanımamışım"lar, "yanlış karar evliliği" düşünceleri ve artıp devamı da gelen tartışmalara eklenen "boşanma" fikirleri oluşmaya başlar.
Eski insanların dedikleri bazen gerçekten önemsenerek kulağa küpe yapılmalı diye düşünenlerdenim. "Bir insanı, ya aynı eve girdiğinde ya da borç para verdiğinde tam olarak tanırsın." !!!
Belki evliliklerinin ilk yılının afallaması, belki de borç-harç-dünya telaşının stresi hayatlarını zorlaştırır. Sorunu çözemediklerini ve en iyisi üstünü örtüp yeni bir aile olarak devam etmeleri gerektiğini, yada "çocuk olursa sorun çözülür" diyenleri düşünerek, aile hayatlarına yeni bir üye eklemeye karar verirler. Daha tam olarak birbirlerine eş olamamışken, birden anne-baba olurlar.
Çocuktan önce olan tartışma konuları; kaynana, para idaresi, kıskançlık, kültür farklılığı vs... iken onlara bir de çocuk yetiştirme gibi önemli bir konu daha eklenir ve sandıkları gibi çocuk, evlilikteki sorunlarının üstünü örten değil, yeni bir sorumluluk gerektiren bir konu haline gelir.
Eş olmayı oturtamadıktan sonra anne-baba olmayı oturtmak çok zordur. Bunu fark eden çiftimiz de problemleri üzerinde yeni kararlar alır, uygulamakta zorlanır ve birbirlerine buldukları hatalardan dolayı yeniden tartışırlar. Bu böyle de uzun bir şekilde kendini tekrarlayarak devam eder. Her seferinde yeniden başlama kararları ve hüsrana uğramalar artık çiftimizi çok yorar.
Her evlilik aynı değildir. Konular, tartışmalar, telaşlar farklı olabilir. Eşler arasında asıl sorun, tartışılan bir konu olması değil, o konuyu çözüme ulaştıramamaktır. Bu hikaye, sorunlarını çözüme ulaştıramayanlara sadece bir örnek oldu. Tartışmaları sonlandırmaya çalışmak için başarısız girişimler, tartışmayı bitirmediği gibi artırabilir de.
Öncelikle çiftlerin bilmesi gereken şey, tartışıyor olmak büyük bir problem değildir. Her evlilikte tartışmalar olur, hatta tartışmanın bile olmadığı evlilik asıl tehlikeli hale gelmiş demektir, çünkü önemsenilmeme devreye girer. Tartışma; yapıcı ve yıkıcı olarak ikiye ayrılır. Yapıcı tartışmada eşler sorun olarak gördükleri konuyu birlikte karşılarına alır ve "nasıl çözebiliriz?" üzerine tartışırlar. Bu sağlıklı evliliklerde olan yapıcı bir tartışma türüdür. Yıkıcı tartışmada ise eşler sorun olarak gördükleri konuyu aralarına alırlar ve çözüm odaklı değil, problem odaklı tartışırlar. Birbirlerini anlamalarına engel olacak bir sürece girerler. Dolayısıyla "eşim ne düşünüyor? ve niye böyle düşünüyor?" diye karşı tarafın düşüncesini önemseyerek yaklaşmaktansa, yani gerçekten dinlemektense, cümlesini bitirmesini bekleyip (ya da beklemeden) vereceği cevabı ve kendi düşüncesini (haklılık payını) söylemeye odaklanır.
Karı-koca ilişkisinden bir de farklı olarak, anne-baba ilişkisine kısaca değinmek isterim. Çünkü çocuk, annenin de babanın da çok önemsediği, belki de sırf bu önemsemelerden dolayı yeniden anlaşamamalara sebep olan hassas bir konudur. Annenin ve babanın çocuk üzerindeki farklı düşünceleri ve çocuğa karşı olan farklı yaklaşımları bir süre sonra ailede ve çocukta önünü alamadıkları durumlara sebep olabilir. İnatçılık, bitmeyen ağlamalar, dediğini yaptırmak için rüşvetler, tehditler, vurmalar, sınırsız istekler, sorumsuzluklar vs... uzar gider. İlk başta çocuğuna onu uyararak yaklaşan ebeveyn, daha sonra sabredemeyerek, bağırmalarla veya vurmalarla devam eder. Bu şekilde sürekli devam eden yeni bir "kendini tekrarlama" girmiştir hayatlarına. Bu kendini tekrarlamaya "Aile Dansı" denir. Öncelikle anne-babanın aile hayatlarında böyle bir dans var mı yok mu bunu fark etmesi gerekir ve bu dans pistinden inmeye kesin kararlı olmaları, işlerini daha da kolaylaştıracaktır. Burada da eşlerin birbirleriyle olan sağlam iletişimi devreye giriyor. Anne ve babanın çocuk üzerinde aynı kararda olacakları ve ne olursa olsun bu karardan dönmeyecekleri, istikrarlı bir süreç gerektiriyor. Ne yapacağını bilememe, yaptıklarında başarılı olamama ya da destek gerektiği durumlarda da bir aile danışmanlık hizmeti almalarında fayda olacaktır. Böylelikle aile içinde oluşan bu yeni bakış açısı, tüm üyeler ve aile bütünlüğü için sağlıklı iletişim ve güzel bir hayat yolculuğu sağlayacaktır. Mutlu bir aile olmak için ise, buna değer...
[zihni.org sitesi için yazdığım bir makaledir.]
Aile Danışmanı
Hümeyra Yıldız
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder