11 Ocak 2019 Cuma
UNUTMAYIN! O SİZİN EŞİNİZ
Kadın ve erkek evlenir, eş olur birbirine. Canım der, aşkım der, karıcım-kocacım, sevgilim der. Eşine
seslenirken sevgi de ekler hitabına. Hatta ne güzel der çoğu çift: “Eşime ismiyle hitap ettiğim zaman,
anlar ki ona kızgınımdır.”
Bir insanın toplum içinde taşıdığı rolleri vardır. İnsandır, kadındır, erkektir, annedir, babadır, evlattır,
arkadaştır vs… Her bir rolünü gerektiği yere göre kullanır. Eşine eş, arkadaşına dost, ebeveynine
evlat.. Rollerinden biri diğerinin yerine geçerse iletişim ne hale gelir bilinmez ve insan bunu
dengeleyerek yaşamına devam eder.
Peki bu durum çocuk için de aynı mıdır acaba? Çocuk, yaşam mücadelesini ve ne yapması gerektiğini,
dünyaya geldiği aileden öğrenir. Biraz önce bahsettiğimiz eşlerine sevgi ekleyip hitap eden kadın ve
erkeğe, çocukları olunca ne oldu dersiniz? Dünyaya gelen nur topu gibi evlatlarının adı Deniz olsun. O
kadın; Deniz’in annesi, o erkek; Deniz’in babası oluyor. Evet, anne-baba olmaları gayet güzel ve
heyecan verici bir gelişmedir. Ancak kadının ve erkeğin, anne-babalık rolleri o kadar baskın olmaya
başlıyor ki, birbirlerine eş olma rollerini unutuyorlar. Bu durum basit gibi görünse de, özellikle
erkekler bir süre sonra eşlerinin sadece “anne” olarak var olmalarından rahatsızlıklarını dillendirmeye
başlıyorlar. Bu dillendirme, bazen sözle olabiliyor ama çoğunlukla hal diline yansıyor ve eşler arası
soğumalara sebep olabiliyor. Kadının eşine seslenmesi; “Babası, biz bugün parkta yeni bir arkadaşla
tanıştık!.” gibi babalığı üzerinden olup, çocuğuyla kendini bütünleştirip, babayı dışta bırakacak
(ötekileştirecek) bir şekilde olabilirken benzeri bir durum olarak babadan da bir örnek gösterelim:
Erkeğin eşine seslenmesi; “ Annesi, altımıza yaptık biz.” gibi örnekler yaşantımız içinde gayet normal
bir diyalog olarak devam eder. Artık aşkım’lar, sevgilim’ler yerini annesi, babası’na bırakmıştır.
Hitaplarıyla duygularına gönderdikleri sevgileri artık azalmaya hatta yok olmaya başlamıştır. Güzel söz
duymadıklarını fark ettiklerinde, eşler için uzun bir zaman geçmiş olabiliyor. Çocuğu üzerinden
diyaloğa devam eden eşlerde sorun olan sadece çift ilişkisi olmakla kalmıyor. Çocuğun kendiliğini fark
etmesi de tehlikeye atılıyor. “Parkta kimin yeni arkadaşı oldu, altına yapan kim, kim uyudu, kim
yemek yedi…” Çocuktan bahsederken onu kendisi olarak anlatmak gerekiyor, anne babanın kendisiyle
birleştirerek anlatması değil. Ve bu makalenin asıl amacı; eşlerin birbirine olan rollerini unutmaması
gerektiği mesajıdır. Birbirlerine eş olmaları evlilik için çok değerlidir ve eş olmanın her zaman taze
kalmasında, hitabın da payı vardır. Bir de konuya çocuk açısından bakacak olursak; çocuğun anne
babasını tek tek yaşamaya hakkı olduğu kadar, anne baba ilişkisini de görüp bilmeye ve bunu
yaşamaya hakkı vardır. Birbirini seven ve bu sevgiyi çocuğunun önünde belli eden eşlerin çocuklarının
daha mutlu olacağı aşikar. Bir de olayın kıskançlık boyutu var tabi. Çocuğuyla kendini birleştirip diğer
ebeveyni dışlayan hitaplar çocukta da o bağımlılığı kabul etmeye ve diğer ebeveyni dışlamaya sebep
olabilir. Karı-kocanın birbirine sarılmasına müsaade etmeyen çocuklar bu duruma örnek gösterilebilir.
Çocuğunuza onun ebeveyni olduğunuzu belli ettiğiniz kadar birbirinizin de eş olduğunuzu belli
etmeniz gerekiyor.
Mutlu çocuk, mutlu aile, mutlu karı-koca ilişkisi için, belki de her ayrı bireyin kendi rollerini doğru
yerde kullanmaları yeterli olacaktır.
Aile Danışmanı
Hümeyra Yıldız
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder